Uzun zaman önce, dünyanın farklı bölgelerinde insanlar, yiyeceklerini zenginleştirmek ve tatlandırmak için bitkileri keşfetmeye başladı. Bu maceralardan ikisi, mercimek ve haşhaş oldu. Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetine dönüştü.
Mercimek, binlerce yıldır insanlık tarihinin bir parçası. İlk olarak Orta Doğu’nun verimli topraklarında yetişen mercimeğin tarihi, M.Ö. 8000 yıllarına kadar uzanıyor. Antik Mezopotamya ve Anadolu’da, mercimeğin çeşitli yemeklerde kullanıldığı da biliniyor. Zamanla tüm Akdeniz bölgesine yayılarak farklı kültürlerde önemli bir yer edindi.
Haşhaş ise Türkiye’nin Anadolu topraklarında köklü bir geçmişe sahip.
M.Ö. 3000 yıllarında Orta Asya’dan Türkiye’ye getirildi. Eski Yunanlar, Roma İmparatorluğu ve Bizans İmparatorluğu dönemlerinde de haşhaşın kullanımı yaygındı. İşte bu dönemde, haşhaşın Anadolu mutfağında da önemli bir rol oynamaya başladığı biliniyor.
Türk mutfağıyla gelen ün
Mercimek ve haşhaşın gerçek ünü, Türk mutfağında buluşmalarıyla başladı.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, mercimek çorbası ve haşhaşlı tatlılar, saray mutfağının vazgeçilmezleri arasında yer aldı. Saray aşçıları, bu iki malzemeyi ustalıkla kullanarak benzersiz lezzetler yaratmayı başardılar.
Mercimek ve haşhaş, zaman içinde Türkiye’nin her köşesine yayılarak geleneksel yemeklerin temel bileşenleri haline geldi.
Mercimek çorbası, sofraların baş köşesine yerleşti. Hala da en sevilen başlangıç yemeklerinden biri.
Haşhaşlı tatlılar, Türk mutfağının tatlı dünyasında özel bir yer edindi. Haşhaşlı ekmek, haşhaşlı şekerpare, haşhaşlı revani gibi birçok lezzetli tatlı, Türk mutfağının zengin mirasının bir parçası oldu.
Anadolu kadınları ise basit bir hamura eklediği haşhaş ve mercimekle ortaya börek çıkardılar.
Kadınların yardımlaşmasıyla açılan börekler düğün ve doğumlarda ikam edildi. Eşsiz tat patentli bir lezzete dönüştü.
Bu kadar tarihinden bahsetmişken işte İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Fikret Soner’den bükme tarifi…
Kaynak:trthaber.com